İnsan sessiz kal diktasını veren, gücünü pilden aldan bir tansiyon aletini dinliyor da, kalbine iyi bak diyen kitabı dinlemiyor.
YENİDEN BAŞLAMAK

Suç, bir elin sıcaklığını hissedemeyen kalpte büyümeye başlar. Ardından kabahatli olma hissi meydana gelir, kiminde erken kiminde ölüm kadar geç. İlk gözlerde vuku bulur. Uykusuzluk gibi kirli görünür aynaya bakıldığında. Ovuşturmak ise sadece çoğalmasına yarar; yüreği yıkanmamış bir bedenden çıkmayacaktır çünkü, kötülüğe olan düşkünlük…
Geceyi sevmezler, gece onlara yalnızlık, kocaman yüzleşme duvarı… Gece asıl mücadelenin başlangıcı. Geceyi sevmeyen birisi üşüyen elin yalnızlığını görebilir mi? Görmek, adı üstüne

göreceli… Hissetmek isteyen görmeli diyenler var, peki ya uzaksa şefkatten kalbi?
Kalp değil mi zaten en saf haliyle dünyaya gelen? Temiz bir dünyada kalsaydık sevilirdi geceler. Suç olmazdı… O vakit belki şiir de olmazdı… İnsan olmanın kıymeti bilinirdi. Anlayış, sadakat, sabır ve sessizlik hiç olmadığı kadar özleniyor bu devirde.
O zaman yeniden, şiirle temize çeksek benliğimizi..?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder