İnsan sessiz kal diktasını veren, gücünü pilden aldan bir tansiyon aletini dinliyor da, kalbine iyi bak diyen kitabı dinlemiyor.
YA DİNLE YA DA GÖZLERİNİ AÇ

Güneşli günlere aldanan, dert ve tasanın uğramadığı insan bedenleri;  kölesi olduğu hayat mücadelesinde yorgun düşmeyi hiç aklına getirmez mi? Zirveye doğru her daim
kötülüğe baş koyarak, koşarak ilerleme pahasına ezip geçtiği bütün duvarlara rağmen,
yorgun düşeceğini düşünmez mi?

Kendini, yaşamı, ölümü, hakikati ve bahşedilen aklı kullanmak için ölüm fermanını beklemek gerekir mi? Hayal dünyasından kopup gerçeğe giden yollarda zalim düşüncelerle tıkansa da  önün, özüne dönme çabasında olmana engel mi? Hikaye bir varoluş meselesi. Gerçekleri ölmeden evvel anlamaksa yalnızca gözünü açmakla mümkün…

Herkes kendi zihninin esiridir. Kafese dar gelen ömrü özgürlüğe kavuşturmak en mühim mesele değil mi? Vicdanın, insanlığın özgürlüğe kavuşması duasıyla…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder