İnsan sessiz kal diktasını veren, gücünü pilden aldan bir tansiyon aletini dinliyor da, kalbine iyi bak diyen kitabı dinlemiyor.

Elif Olmak


ayrılık yazıyordu kitapların adı raflarda

aralarından en tozlu en eski olanını seçerdim,
bulabilmek için eskitilmemiş bir aşkın hikayesini..
elif olmak yazıyordu, zor olan elif olmak..
büyük bir denizin içinde yüzmek yerine
ufak bir gözbebeğinde boğulmayı göze almaktı elif olmak.
atılan bir adım mutluluğun karşısında
her mutlulukta sen olmaktı elif olmak.
sevda tellere asılmış bir kirken
onu bembeyaz görebilmekti elif olmak.
sineye yerleşmiş bir nefestir elif olmak
her anında, anı olabilmeyi istemektir elif olmak…
boğazımda düğümlendiğinde adın, yutkunmamayı istemektir elif olmak.
sana git diyebiliyorsam
dudaklarımda saklanmış bir kal yakarışıdır elif olmak.
her şey, elif olabilmek, elif kalabilmekti…

çünkü zor olandır elif olmak….
Bünyamin Kayalı

Gitmek Sevdası

gitmek kavramı yalnızlığa olan merak ve hayranlıktan doğuyor. bir beden küçülme, biraz olsun rahatlama evresi... yaşamın sana hür bir irade sunduğu, kızıp öfkelenmeye hesabın sorulmadığı uçsuz ve susuz bir düğüm. gitmesi kolay dönmesi zor bir karar.
aylar pişmanlığı, geceler özlemi, şiirler seni büyütür. ve sen bir adım geriden hissedebilseydin ellerinin yalnız kalmayı istemediğini, kaşların çatık bir bakış sergilemez, sevgiyi sunardın.
gözlerine gülüş kaplatan o baş belasına.

Bünyamin Kayalı

YEŞİL PSİKOLOJİSİ

                                                  


Henüz küçük yaşlarda öğretilmeyen gereklilikler yüzünden, şimdi aksak düşüncelerle yaşıyoruz. Kendini bulduğunu zanneden biz insanoğlu, en çok kaybeden oluyoruz. Acaba neyi, neden?
Bir sokağın yalnızca durağında, yahut yaşlı bir teyzenin bakımsız bahçesinde yeşile kavuşuyor gözlerimiz. O kadar farkında değiliz ki, sadece kış olup yaprakla dolunca yolumuz fark ediyoruz, bir ağacın bizi yaşattığını…


Öğretilmeyen sevgiler yüzünden her sevgiyi eksik yaşıyoruz. Yokluğunu hissetmek yerine, kaybedince ağlamayı biliyoruz. Yeşil renginin insana ne kadar olumlu etki yaptığını biliyor muydunuz? Bir arabanın veya apartman dairesinin, sırf doğayı çağrıştırsın diye yeşile boyanmasından söz etmiyorum. Ağacın kabuğuna dokunmayı, onunda yaşadığını hissetmeyi özlemedik mi yani? Hem de bize bu denli hayat veren, bir nesne değil yaşam biçimi olması gereken yeşili…
Unutmayalım ki, dünyaya veda ederken ‘’Her nefis ölümü tadacaktır’’ ayeti bile yeşil bir örtüye yazılıdır.

Bünyamin Kayalı
utangaç bir çocuğun, içine kapanık duyguları sömürüldü hayat boyu.
ve insan ayna da kendine bakamazken omzuna bindi her şeyin yükü.
Bünyamin Kayalı

Neden Elmacık Kemiği?


Bize bizden daha yakındır şiir. Kimsenin kara kaşı kara gözü için değil, ruhun aşk duymasından yazılır. Söylenemeyen aşk suçlarının idam sehpasıdır, yargının vicdan olduğu. Bir bedeni ruhuyla sever, olduğu ile hayali arasında en özel bağı kurar. Şiirin seni beni yoktur. Hiç bir ideolojiye kurban gitmez. Çünkü hisler  gece olunca yalan söyleyemezler. Soruyorum hangimiz şiir olmadık ki bir hayalin peşinde ? Her pişmanlığın ardından yine şiirden başka kime sarıldık ? Bir öze dönüş hikayesidir şiir.

Elmacık Kemiği'nde buluşalım.
Duygularda buluşup şiir olalım. Bütün dünya şiir çatısı altında toplansaydı eğer, Belki de hiç bir medeniyet, tarihten ibaret olmazdı...


                                        Bünyamin Kayalı

Yalnızlığın Sitemi

seninde geceleri için kıyılıyor mu ?
hani aç değilsindir de atıştırmak gelir.
bence sebebi mutlu olamamak. ;
seni oyalayan mutluluklarının olmaması.
dudak payı ayrılmış bir fincan kahve sunan
kimsenin olmayışı...
 
Bünyamin Kayalı

GİBİ

                
suyu tükenmiş dağları terk eder gibi
birbirini bırakıyor insanlar
ne yana dönsen bir iç savaş
insanın kalbi
sanki avuntu yumağı
okşayınca geçecekmiş gibi.

saklamayı bilir
susmayı bilir işine gelirse.
sakın ayağın düşmesin
insan dediğin tebessümü ile gelir
sanki kurtaracakmış gibi.


geceye emanet sözler
bir dosta söylenemediğinden
hoş söyleyince
avutuluyorsun sadece.
insan oynamayı iyi bilir
'seni en iyi ben anlarım'
diyecekmiş gibi.


                     Bünyamin Kayalı
bazen vazgeçmeyi istersin
bütün bağımlılığına rağmen.
ama her istediğinde gidemiyor insan.
ya olursa, ya  aydınlanırsa bütün karanlığımız ?
umut dünyasına kalmışsa işin,
sen yarım bırakılan olmuşsundur arkadaş !
Bünyamin Kayalı

SEN ve GECE

geceler uzundur, acımasız ve yalnızlığın sembolü..
geceye bir alacaklının dadanmadığı saatlerdeyiz. hislerin kurban edildiği, iç savaşın katil saatlerindeyiz. terk edilişlerin sokaklarda boy gösterdiği, parmakların laf anlatmaya çalışıp uyuşukluğa erdiği saatlerdeyiz. yazmak uğruna kalemlerin kırıldığı, bütün düğümlerin sökülüp atıldığı bir zihniyetin içindeyiz. sabahın yalancı sıcaklığına daha var yolumuz. şimdi nasıl sonlanacak kalp ritmin onu anlat kendine ? bir sitem cümlesine sığacak mı rahatlık temalı sözlerin ? uykunun öfkeye karıştığı, çarenin çaresizlik olduğu saatlerdeyiz.. içim bir tuhaf , içim uyuşuk, içim yapayalnız. aklımın gördüğüne açamıyorum çünkü gözlerimi. yolumuz yol değilken hüsrana gidiyoruz. yazan ben değil, yazdıran saatlerdeyiz.
                                  
                                         Bünyamin Kayalı